Gelişim Bülteni #93: Kişisel Gelişim Tüm Yükü Bireye Yıkan Bir Safsata Mı, Yoksa Bir Dönüşüm Alanı Mı?
- Ayça Karaman
- 17 Tem
- 5 dakikada okunur
Bu hafta sana kişisel gelişim hakkında uzun zamandır içimde taşıdığım bir ayrımı anlatmak istiyorum. Hepimiz farkındayız ki bazen bize gelişim adı altında sunulan şey, sadece sistemin yapısal sorunlarını bireyin omzuna yıkmanın incelikli bir yolu oluyor. “Yeterince istersen başarırsın” veya “Her şey seninle başlar” gibi sloganlaşmış cümleler bir zamanlar kulağa umut verici gelse de artık fark etmeden bizi tükenmişliğimizin suçlusu haline getiriyor.
Öte yandan, birçok insan için heyecan verici dönüşümlere kapı aralamış bu alanı, sadece bu basitliğe indirgemeyi de haksızlık olarak görüyorum. Çünkü psikoloji ve davranış bilimlerinde son yıllarda yapılan çalışmalar, insanın düşünce yapısı, odaklanma şekli ve eyleme geçme davranışlarının yaşam deneyimini doğrudan etkileyebileceğini ortaya koyuyor.
İşte bu yüzden bu sayıda, kişisel gelişim kavramını kendi gözümden, kendi sistemimden ve kendi itirazımdan yola çıkarak tüm yönleriyle ele alacağız.Hazırsan, başlayalım.
Keşfet! ✨
90’lardan kalma aforizmalar, bugünün belirsizliklerle dolu, karmaşık dünyasında ne yeterince kapsayıcı ne de dönüştürücü. Çünkü artık biliyoruz ki insan davranışları sadece motivasyonla değil, çevresel faktörlerle, sistemik sınırlamalarla ve zihinsel yapılarla iç içe şekilleniyor. Bu yüzden artık bu alanı nostaljik kişisel sorumluluk klişeleriyle değil, yeni bir anlayışla ele almak gerek.
Ne herkesin sabah 5’te kalkması gerektiğine inanıyorum, ne de gelişimin sonsuz bir çaba ve kendini zorlama gerektirdiğine.
Benim için gelişim;
Haftamı planlarken sadece iş hedeflerini değil, kendime ayırmak istediğim alanları da hesaba katmaktır.
Kendimi sürekli “yetersiz” hissettiren gelişim hesaplarını sessize alabilmek, ve bunun yerine bana iyi gelen kaynakları seçerek kendi yolumu örmektir.
Her sabah şunu yapmalısın diyenlere kulak asmadan, benim için o gün gerçekten işe yarayan şeyi bilmek ve bunun yeterli olduğuna inanabilmektir.
Hedef koyduğumda önce “Bu gerçekten benim ihtiyacım mı, yoksa dışarıdan duymaya alıştığım bir başarı ölçütü mü?” diye sorgulamaktır.
Dış dünya değişken ve kaotik olsa bile, bana ait içsel alanı fark edip o alanda sürdürülebilir bir tempo kurmaktır.
Günü yaşarken sadece “verimli” olmaya değil, özen göstermeye de alan tanımaktır. Kullandığım objelerde, seçtiğim kelimelerde, giysilerde ve planlamada kendime değer vermektir.
Sistemin dayattığı “daha fazlası, daha hızlısı” yerine,daha bana ait olanı seçmek. Bu bazen yavaşlamaktır, bazen de kimseden onay almadan risk almaktır.
Hayattaki zorlukları inkâr etmeden kabul etmek ve yine de gerçekçi bir iyimser olmayı seçmektir.
Hayatın sadece sürekli sorgulanan entelektüel bir alan değil, tüm duygularıyla deneyimlenecek bir alan olduğunu hatırlamaktır.
Düşün 💭
Kendi gelişim sistemini oluşturmak, “her şeyi baştan inşa et” demek değildir. Bu bir ekleme ve çıkarma süreci. İşte bu süreci başlatmak için kullanabileceğin üç basit ama etkili adım:
1. Ayrım Yap: İçsel Olan mı, Dışsal Olan mı?
Her gün yaptığın gelişim odaklı davranışları gözden geçir. Yanına bir yıldız koy: Bu davranış gerçekten bana mı iyi geliyor, yoksa birilerinin tavsiyesi olduğu için mi yapıyorum?
İçsel olandan beslen, dışsal olanı sadeleştir. Kendi sistemini kurmanın ilk adımı, sana ait olmayanı eleyebilmektir.
2. Enerjiye Göre Zamanlama Yap
Klasik zaman yönetimi “saat kaç” sorusunu sorar. Sen ise şu soruyu sor:Ben ne zaman üretkenim? Ne zaman daha yaratıcıyım? Ne zaman yavaşlamak bana iyi geliyor?
Kendini gün içinde gözlemle. Sonra gelişim pratiklerini bu enerji döngüsüne göre yerleştir. Bu senin sezgisel zaman haritan olur.
3. Sonuca Değil Sürece Odaklan
Gelişim genelde bir “sonuç hedefiyle” eşleştirilir: kilo vermek, yeni bir alışkanlık kazanmak, bir şeyleri tamamlamak. Ama sürdürülebilir dönüşüm, hedefi unutup sürece odaklandığında başlar. Bu sürecin içinde kendimle nasıl kalıyorum? Nasıl daha farkında, daha nazik, daha esnek oluyorum? Bir pratiği sadece “tamamlamak” için değil, sana nasıl hissettirdiğini gözlemlemek için yap.
Kendini sürekli ölçmek yerine, akışta kalma kapasiteni artırmaya çalış.Çünkü gelişim, varacağın yerle değil, kendinle nasıl yürüdüğünle ilgilidir.
Bu üç adım, hayatını sihirli bir değnekle bir anda dönüştürmez ama klasik gelişim ezberinden çıkarak kendi rotanı çizmen için sana alan açar. Ve bütün dönüşüm hikâyeleri, aslında böyle sıradan gibi görünen küçük anlarda başlar :)
Derinleş 🧭
Gelişim, uzun bir merdiveni tırmanmak gibi anlatılır genelde. Bir hedef vardır, yukarı çıkarsın, yeterince çabalarsan “bir üst basamak” gelir. Ama benim deneyimim ve gözlemim gösteriyor ki gelişim doğrusal değil, döngüseldir.Bazı farkındalıklar tekrar tekrar gelir. Hatta aynı soruları, farklı ruh hallerinde yeniden sorarsın.
İyi haber şu ki bu tekrarlar bir gerileme değil, daha derinleşmiş bir farkındalığın ve yaşam deneyiminin habercisidir.
2016 yapımı Arrival (Geliş) filminin merkezinde de bu fikir vardır: Zaman çizgisel değildir. Louise geçmişi, şimdiyi ve geleceği aynı anda görebildiğinde, ona korku veren bir gelecekten kaçmak yerine,onu anlamayı ve yaşamayı seçer. Çünkü bazı şeyler kaçınılmaz olsa da,onlara nasıl tanıklık ettiğin değişebilir. Ve gelişimin rolü, çoğu zaman bu tanıklığın biçimini dönüştürmektir.
Zamanın döngüsel olduğu bir yerde, gelişim de yalnızca “daha iyi bir versiyon” olmakla ilgili değildir. Bazen gelişim, aynı döngüye ve aynı deneyime daha yumuşak bir yerden yeniden adım atabilmektir. Korkudan kaçmak değil, onu taşıyan farkındalığınla yaşamayı öğrenmektir
AKOA'lılardan Dinle
Bu hafta, sevgili AKOA üyelerine "Kişisel gelişim söylemleri, gerçekten bireyin güçlenmesine mi hizmet ediyor? Yoksa sistemin yükünü bireye mi yıkıyor?" diye sorduk. İşte gelen yanıtlardan bazıları:
"Bu sorunun cevabı insanın kişilik yapısına göre değişiyor. Her pazar sizin yazısını okuyup kendimizden bir parça bulurken buluyoruz. Ama 24 saat sonra o etki azalıyor. Nedeni bence kendi dünyamızda ki yorgunluk. Ve kendimizi tamir etmeden yenilemeye çalışmak. Sistemin yükünden çok insanın kendi içindeki yorgunluğu ortaya çıkıyor 🥺" Fatma S.
"Bence bu konu biraz karışık ama bugünkü kişisel gelişim söylemleri çok karanlık bir endüstriden çıkıp yayılıyor. Evet bazen kendimizi tanımamıza, hedeflerimize odaklanmamız ya da farklı beceriler geliştirmemiz katkıda bulunuyor bu doğru. Ama öte yandan bir baskı yaratıyor. Sanki sürekli mutlu olmak, güçlü olmak ve yeterli olmak söylenirken arka planda aslında mutsuzsun, zayıfsın ve yetersizsin diyor gibi hissettiriyor.
Hocam bir de bültenler ya da Akoa açısından bu soruya bakmak lazım. Mesela mailler üzerinden yazdıklarınız ya da bazen bu grup üzerinde belirlediğimiz hedefler, konuştuğumuz konular çoğunlukla kişisel gelişim söylemi olabiliyor. Ama o bahsettiğim karanlık kişisel gelişim endüstrisinden farkı bence şu: Bu topluluktaki gelişim söylemleri, ya da sizin bültenler üzerinden bizimle paylaştığınız kıymetli bilgiler kolektif bir doğaya sahip, ayrıca dönüştürücü bir etkisi var." Fatma A.
"Bence buna çok keskin biçimde ya o, ya bu diyemeyiz. Zaman zaman her ikisi de oluyordur. Söylemleri kimin ne biçimde söylediği de sonucu etkiler diye düşünüyorum." Özlem B.E.
Haftanın Önerisi
Bu hafta aynı döngüye başka bir yerden yaklaşmayı dene. Her gün karşına çıkan ama seni zorlayan bir alışkanlığı, bir ilişkiyi, bir düşünceyi seç.
Sonra sadece kendine şunu sor: “Bu kez bu döngüye nasıl bir niyetle adım atabilirim?”
Yanıt büyük olmak zorunda değil. Belki daha yavaş davranmak, belki bir sabah aynı şeyi başka bir saatte yapmak, belki bambaşka bir yere götürebilir.
Duyurular
Online Gelişim Grubuna başvurdun mu?
Yeni yılda dönüşüm kiti seni bekliyor.
Küçük Bir Rica
Eğer bu bülten sana ilham verdiyse, belki bir arkadaşının veya tanıdığının da işine yarayabilir. Bu bülteni onlara da ileterek paylaşabilirsin. Paylaşmak için sadece bu linki onlara yönlendirmen yeterli. Beraber büyümek her zaman daha güzeldir. Teşekkürler!
Bu içerikte komisyonlu link bulunabilir. #işbirliği #ortaklık #reklam
