Gelişim Bülteni #78: Kimseyi Umursamamak Mümkün mü, Yoksa Bu da Bir Yanılsama mı?
- Ayça Karaman
- 2 Mar
- 4 dakikada okunur
Kimseyi umursamamak gerçekten mümkün mü? Ve mümkünse böylesi bir umursamayış gerçekten sağlıklı bir davranış biçimi mi?
Sosyal medyanın sıklıkla pompaladığı bireyselliğin hepimizi yalnızlaştırdığını bir gerçek. Samimi insan ilişkilerine hasret kaldık. Öte yandan sürekli başkalarının ne düşündüğünün eksenine girmek de insanın özüne yaptığı gizli bir ihanete benziyor.
Peki tamamen kendi dünyamızı yaratmak mümkün mü? Gerçekten kimseyi umursamadan, sadece kendi kurallarımızla yaşayabilir miyiz?
Bireyselliği kutsayan bu çağda "kendi yolunu çiz", "kimseye kulak asma", "sadece kendine odaklan" tavsiyelerinin ortasında ne durumdayız? Bağ kurmadan, referans almadan, hiçbir dış etkiye maruz kalmadan sadece kendi gerçekliğini yaratmak... Bu sandığımız gibi bir özgürlük mü, yoksa daha rafine bir kaçış yolu mu?
Bu bültende, kimseyi umursamamak ile anlam kaybı arasındaki ince çizgiyi konuşacağız. Hazırsan, başlayalım!

Keşfet! ✨
"Kendi dünyanı yarat” fikri kulağa özgürleştirici geliyor, değil mi? Dış dünyanın gürültüsünden sıyrılmak, sadece kendi kurallarına göre yaşamak, başkalarının beklentilerinden bağımsız olmak…
Ama işin aslı şu: Sosyal canlılar olarak hiçbirimiz tam anlamıyla izole bir gerçeklik içinde yaşayamayız.
Bir eyleme geçtiğimizde, dışımızdaki dünya buna tepki verir. Seçimlerimiz, farkında olmasak bile sosyal yapılarla, kültürel kodlarla ve geçmiş deneyimlerle şekillenir.
Kendi dünyanı kurabilmek, diğer dünyalardan tamamen kaçmak veya kendini soyutlamak değil, bilinçli seçimler yapabilmek demektir. Gerçekten bağımsız olmak, başkalarıyla bağlantıları tamamen koparmak değil, onları akılcı bir şekilde yönetebilmektir.
Ve burada kritik bir nokta var: Doğru insanlarla çevrili olmak.
Çünkü tamamen kimseyi umursamamak bir çözüm değil, hatta bir kaçış. Önemli olan ise kimi umursadığını seçmek. Gelişime açık, değerlerine sadık, destekleyici, gerektiğinde konfor alanından çıkmanı teşvik eden dostlar, kendi dünyanı inşa ederken seni besleyen en güçlü unsurlar olurlar. Önemli olan bu insanlarla dolu kendi ailemizi inşa edebilmek, onlar bizi beslerken onları da besleyen doğru insanlar olabilmek.
Düşün 💭
Tamamen bağımsız olmak mı istiyorsun? Kendi kurallarına göre yaşamak, dış dünyadan etkilenmemek, başkalarının düşüncelerinden sıyrılmak mı?
O zaman doğru soruyu sorarak başla: Gerçekten kimseyi umursamamak mı istiyorsun, yoksa sadece yanlış insanları umursamaktan yoruldun?
Çünkü mesele dünyadan tamamen kopmak değil. Mesele, kimin sesini dinleyeceğine karar verebilmek.
Peki, bu seçimi daha bilinçli nasıl yapabilirsin? İşte sana uygulanabilir bir yol haritası:
1. Kimlerin Sözüne Değer Verdiğini BelirleBaşkalarının düşüncelerinden tamamen sıyrılmak yerine, kimin fikrinin gerçekten önemli olduğunu seç.
Seni tanımayan, hayatına etkisi olmayan insanların görüşleri mi, yoksa uzun vadede seni daha iyi bir versiyonuna taşıyanların fikirleri mi?
Kendi yolunu çizerken, kimleri dinlemeyi gerçekten önemsediğini listele. Geri kalan her şey gürültü.
2. Gürültüyü Kes, Özü Koru
Başkalarının ne düşündüğünü %100 yok saymak mümkün değil, ama sadece önemli olanlara kulak vermek mümkün.
Sana ilham vermeyen, zihnini bulandıran, ilerlemeni engelleyen şeyleri kes.
Haber akışlarını, sosyal medya çevreni, zamanını harcadığın insanları gözden geçir.
3. Kendi Dünyanı İnşa Ederken Stratejik OlBağlarını koparmak yerine, onları nasıl yöneteceğini bil.
Seni destekleyen, seni daha iyiye taşıyan insanlarla çevrelen.
Fikirlerini sorgulayan, seni konfor alanından çıkaran dostlara yer aç.
Dış dünyanın etkisini tamamen sıfırlamak yerine, onu bilinçli bir şekilde filtrele.
Sonuç? Gerçek özgürlük, kimseyi umursamamak değil, neyi umursayacağını seçmektir.
Derinleş 🧭
Başkalarından koparak kendi dünyanı yaratmak gerçekten mümkün mü?
Bu sorunun cevabını, gerçek özgürlüğü ararken dünyadan tamamen kopmayı seçen bir adamın hikayesinde bulabiliriz.
Jon Krakauer’in 1996’da yayımladığı ve 2007 yılında filme uyarlanan "Into the Wild" adlı gerçek hayat hikayesi, bu soruya çarpıcı bir şekilde yanıtlar.
Christopher McCandless, hayattaki tüm bağlarını kesip tamamen yalnız, bağımsız ve özgür bir yaşam sürmek için Alaska’nın vahşi doğasına kaçar. Para, kariyer, aile, sosyal ilişkiler gibi toplumun dayattığı her şeyi reddeden Christopher kimseyi umursamayarak gerçekten özgür olacağını düşünür. Tümüyle vahşi doğanın ortasındaki yolculuğunun sonunda, tamamen yalnız kaldığında, günlüğüne şu cümleyi yazar: "Mutluluk, ancak paylaşıldığında gerçektir." Christopher, tam özgürleştiğini sandığı bir noktada, insanın yalnız başına bir anlam yaratamayacağının farkına varır. Dış dünyadan tamamen kopmak, gerçek özgürlüğe ulaşmanın bir yolu değil, bazen yalnızca daha büyük bir hapishane inşa etmektir.
Ve belki de asıl mesele kaçmak değil, gerçekten neyin anlamlı olduğunu seçebilmektir. Çünkü en büyük özgürlük, yalnız kalmak değil, yalnız olmadığında bile kendin gibi kalabilmektir.
Haftanın Önerisi
Bu hafta kimleri ve neyi gerçekten umursadığını fark etmek için şu alıştırmayı yap:
1️⃣ Gürültüyü AyıklaBir gün boyunca farkında olmadan kimlerin, hangi düşüncelerin veya hangi olayların zihnine girdiğini gözlemle.
Sosyal medyada gördüğün şeyler gerçekten seni ilgilendiriyor mu, yoksa sadece tepki vermen beklendiği için mi umursuyorsun?
Gün içinde kaç kez “Acaba ne derler?” diye düşündün?
2️⃣ 3 Kişi BelirleKimlerin fikirleri senin için gerçekten önemli? Bu hafta, sadece bu üç kişinin sözlerine ve desteklerine odaklan. Geri kalan gürültüye karşı kendini test et.
3️⃣ Bilinçli Seçimler YapBir karar alırken bunu gerçekten kendi isteğin için mi yapıyorsun, yoksa dış etkenler seni yönlendiriyor mu? Küçük bir karardan başla:
Bir paylaşım yapmadan önce kendine sor: Bunu gerçekten kendim için mi yapıyorum?
Bir plan yaparken düşün: Bu plan benim için mi, yoksa birilerine uyum sağlamak için mi?
Bu hafta bu deneyi yap ve fark ettiklerini not al. Bakalım neleri umursuyorsun.
Duyurular
Online Gelişim Grubuna başvurdun mu?
Yeni yılda dönüşüm kiti seni bekliyor.Haftanın İlhamı
Bu içerikte komisyonlu link bulunabilir. #işbirliği #ortaklık #reklam