top of page

Gelişim Bülteni #82: Sadece Ayakta Kalmak Yetmiyor, İçimde İyi Yaşamak İsteyen Biri Var

Biraz daha sabredeyim…”

“Önce şunu da halledeyim…”

“Şartlar düzelince ben de…”

 

Belki de yıllardır güzel bir gelecek için kendi şimdinle hep pazarlık yaptın. Hayalini kurduğun günler için kendinden küçük küçük vazgeçtin. Tebrikler hayatta kaldın. İyi dayandın. Güçlü durdun. Ama fark ettin mi? İçinde bir yer, sadece dayanmak değil, gerçekten yaşamak istiyor artık.

 

O yer, her sabah küçük bir kıpırtı gibi başlıyor.

Belki sabah uyandığında gözünü biraz daha yavaş açmak istiyor.

Kahveni yudumlarken hiçbir şey düşünmeden sadece var olmak istiyor.Bir müzik duyduğunda içten içe dans etmek…Bir cümleyi yazarken sadece kendinle olmak…

 

Bu sayıda sadece hayatta kalmak için değil, hayatı hissederek yaşamak için gerekenleri konuşacağız. Hazırsan, başlayalım.



Vasata Razı Olmak Zorunda Mıyım?


Keşfet!


Gözünü açar açmaz sen de telefonu eline alıyor musun? Haber başlıkları, krizler, karamsar yorumlar... Bir yanın merakla gündemi takip etmek istiyor, öteki yanın da iyi bir haber alamamaktan dolayı mutsuz oluyor.

 

Sonra gün başlıyor. Hızlıca hazırlanıyorsun, yapılacaklar sıralanıyor ve kendine dair hiçbir şey hissetmeden devam bir yerlere yetişmek için çabalıyorsun. Çok çabalıyorsun ama aslında hiçbir yere varmıyorsun. Ve bu milyonlarca insan gibi seni de yoruyor. Fiziksel bir yorgunluk değil bu, hep tetikte olmak zorunda kalmanın,hayatta kalmaya çalışmanın ve geride kalma kaygısının yorgunluğu.

Bunu sadece sen yaşamıyorsun. Hepimiz yaşıyoruz. Hepimiz! 


Bu çağ, özellikle bizim gibi sorumluluk sahibi, duyarlı insanlara “Hayatta kal ama iyi hissetme” diyen bir tempo dayatıyor ve bu tempoda hayatın asıl güzellikleri kaybolmaya başlıyor. Hayattan zevk alma hali ve iç huzur da bu hız ve kaostan payını alıyor. 


Tüm bunların arasında bir yerin belki uzun zamandır ilk kez fısıldıyor:

“Ben böyle yaşamak istemiyorum. Sadece ayakta kalmak değil, gerçekten iyi yaşamak istiyorum.” Bu bir döngü, bir nevi alışkanlıklar silsilesi. İyi haber şu ki birçok zorluğu aşarak hayatta kaldın ve bugünlere geldin. Bundan sonrası iyi yaşamayı yeniden hatırlama ve iyi yaşama hakkına sahip çıkma meselesi.



Düşün  💭


Her şeye rağmen, hayata karşı tavrını seçme hakkın hâlâ sende.

Bazen isteklerini açıkça söylersin, bazen de ne istediğini davranışlarınla ifade edersin.  

Tavrını seçmek ilk bakışta küçük hatta etkisiz görünür. Bir tek benim tavrımla ne olur bile diyebilirsin ama tavır bulaşıcıdır. Herkes kapısının önüne bir çiçek koysa, dünya çiçek bahçesine döner. 💐

 

İyi yaşamayı istemek lüks değil, bir hak ve bu hakkı önce kendi hayatında tanımaya başlarsan, başkalarına da bu ihtimali göstermiş olursun. Seni sıkıştıran ve bunaltan sistemden belki bir anda çıkamayabilirsin ama onun içinde kendi ritmini kUrabilir, kendine yaşam alan açabilir ve iyi olma halini bulaştırabilisin. Peki ama nasıl?

 

🔹 1. Bugün kendine içinden gelen gibi davran. Duyguların geçerli ve gerçek. Görünmeyen kurallara göre değil, gerçek ihtiyaçlarına göre hayatına yön ver. Yavaşlamak istiyorsan yavaşla. Sessizlik istiyorsan sessiz kal. Düşündüğünü söylemek istiyorsan, söyle. İç sesini dinle.

 

🔹 2. İçine sinmeyen bir şey için küçük bir ayar yap. Belki sürekli maruz kaldığın bir insan, belki seni sıkan bir iletişim, belki sadece giymek istemediğin bir kıyafet... Küçük bir değişiklik bile kendime değer veriyorum demenin bir yoludur ve Dış dünya sana senin kendine verdiğin değer kadarını verir hatırla.

 

🔹 3. Kendine yalnız olmadığını hatırlat. Bugün seninle aynı hissi taşıyan milyonlarca kişi var. Bazen olumsuzluklara daha çok dikkat verdiğimiz için kötülük daha güçlü sanıyoruz ama bu doğru değil. İyiyi tercih eden, iyi yaşamayı seçen ve hayata karşı umudunu besleyen insanlarla birlikte ol. 🫂

 

Derinleş 🧭


Günümüzün yetişkinliği; bitmeyen görev listeleri, tetikte sinir sistemleri ve içten içe işleyen sessiz bir yalnızlık. Oysa yaşam, sadece “sorumluluklarını yerine getirmek” değil.

 

Yaşam, senin kim olduğunu hatırlama biçimin.

 

Taoist öğretiler der ki: “Yumuşak olan, sert olanı yener. Su gibi olan, hayatta kalır.”

Su; iddiasız, yavaş ama inatçıdır. Geçtiği yerde iz bırakır. Sert olanı çözer, taşı deler. Bu da bize şunu hatırlatır: Akışta olan ilerler. 🌊

 

Stoacılar ise şöyle der: “Kontrol edemediğin şeyler için üzülme,ama kontrol edebildiğin şeyleri küçümseme.” 

Ve insan hâlâ bir şeyi kontrol edebilir: Neyi yaşatmak istediğini.

 

Şu gerçeği hepimiz birbirimize anımsatmalıyız: Hayatta neyi büyütmek istiyorsan, dikkatini ona vermelisin.

 

Kızılderili bir büyükbabanın torununa anlattığı şu hikâyeyi duymuşsundur:

 

“İçimizde iki kurt var: biri öfke, korku ve kıskançlıkla beslenir. Diğeri sevgi, umut ve iyilikle. Peki hangisi kazanır dersin? Besleyip büyüttüğün."

 

Hepimizin içinde her gün büyümek isteyen bir taraf var ve kimse istisna değil.

Bugün hangi duyguları, düşünceleri ve davranışları besleyeceksin?


Haftanın Önerisi


Bu hafta rastgele ama bilinçli bir iyilik yap. Bunu yüksek sesle duyurmana gerek yok ama fark edilse de edilmezse de içten gelsin. Belki kaldırımdaki bir çöpü alıp çöp kutusuna atarsın. Veya sokaktaki bir hayvan için bir mama kapı bırakırsın. Ya da sadece birine iltifat edersin, tam ihtiyacı olan anda.

 

📍 Kural şu: İyiliği bir “iş” gibi değil, pozitif enerji taşıyıcısı gibi yap.Kısa sürsün ama gerçek olsun. Çünkü bu dünya iyiliğe değil, iyiliği unutmamış insanlara ihtiyaç duyuyor. Ve o insanlar hâlâ var. Sen de onlardan birisin. İyi ki de öylesin! ❤️


Duyurular




Bu içerikte komisyonlu link bulunabilir. #işbirliği #ortaklık #reklam

 
 
bottom of page