Gelişim Bülteni #84: Kendine Sadık Kalmak Bir Seçimdir!
- Ayça Karaman
- 28 Nis
- 4 dakikada okunur
Fark ettin mi bilmiyorum, bir süredir Instagram profilimde “yeni bir döneme geçiş sürecinde” yazıyor. Bunu sadece havalı bir cümle olsun diye yazmadım. Gerçekten uzun zamandır hayatta kalma döngüsünden çıkıp, kendime ait sevdiğim bir dünya kurmak için çalışıyorum. Bildiğim düzeni bırakmak kolay değil. Tanıdık olan hep daha güvenli geliyor. Üstelik hayat da kolay değil. Sürekli bir kaos içinde tutulmak ve bundan dolayı gerçek anlamda çiçek açamamak, artık kabul etmek istemediğim bir hayat biçimi.
Son zamanlarda yaşadığımız politik ve ekonomik çalkantılar, depremler, belirsizlikler derken eski konfor alanıma dönme dürtümü hayretle fark ediyorum. Sorun çözen, duygularını ve olayları hep fazlasıyla düşünüp analiz eden ve hayatta kalmak için tüm güçlülüğüyle mücadele eden eski versiyonuma farkına bile varmadan geçmeye başlıyorum ve o eşikten geçtiğim an bedenim artık tepki veriyor. Sonra kendime verdiğim şu sözü hatırlıyorum:
"Bu yol kolay olmayacak ama ben zaten kolayı değil, bana gerçekten iyi geleni seçmek için buradayım. Kendime verdiğim söze sadık kalmak da bunun bir parçası. Her şeye rağmen, ilerlemeye devam ediyorum.Çünkü bu ilerleyiş, başkalarına bir şeyler kanıtlamak için değil; kendime duyduğum saygının doğal bir sonucu."
Bu yüzden bu sayıda, kendine sadık kalmanın ne anlama geldiğini, neden bir seçim olduğunu ve zor zamanlarda bile bu seçimi nasıl sürdürebileceğimizi konuşacağız. Hazırsan, başlayalım.

Keşfet! ✨
Bazen dış dünya karıştıkça, eski tanıdık refleksler harekete geçiyor. Sorun çözen, güçlü duran, duygularını bastırıp her türlü yükü sırtlanan, idare etmeye çalışan eski versiyonumuz... O versiyonu iyi tanıyorsun, değil mi?
Belirsizlik büyüdüğünde, bu versiyona geçiş yapmak neredeyse refleks gibi oluyor. Ben de son zamanlarda bunu sık sık fark ediyorum: Zorluklar arttıkça, analiz eden ve kontrol etmeye çalışan eski ben ortaya çıkıyor.
Sadece içten değil, dışarıdan da bir baskı var. Bize sürekli, mutluluğun ve özgürlüğün daha çok tüketerek geleceği fısıldanıyor. Oysa kendime sadık kalmak, eski kalıplara dönmemek ve eksik hissettiğim anlarda dışarı değil, içeri dönmek demek. Bu kolay değil. Bazen tanıdık rahatlığa, bazen de dış dünyanın sunduğu hızlı çözümlere kaymak istiyor insan ama gerçek büyüme tam burada başlıyor: Zor zamanlarda bile, başkalarının sana biçtiği değil, kendi seçtiğin yolu koruyarak ilerlemek.
Bugünlerde kendime sık sık şunu soruyorum: "Şu anda eski ben mi konuşuyor, yoksa yeni hayatımı kuran ben mi?" Her küçük sadakat anı, sadece bugünü değil, gelecekteki hayatımı da yeşertiyor. Çünkü artık biliyorum. Sürekli kaosta tutulup çiçek açamamak, benim için bir seçenek değil.
Düşün 💭
Sadakat, sadece direnmek değil; içindeki yaşam enerjisine ve seçtiğin değerlere her gün yeniden bağlanmak demek. Kendine sadık kalma sürecinde işte kendine yöneltebileceğin bazı gerçek sorular ve pratik eylemler:
Hayata Kendi Anlamını Kat: Bugün sıradan bir anı seç ve ona kendi anlamını ekle. Basit bir kahve içmek ya da bir yürüyüş bile olabilir ama bu anı yaşarken kendine şunu sor: "Bu anda nasıl daha çok var olabilirim?" Sadakat, kendine ve hayata bilinçli bir şekilde eşlik etmekle güçlenir.
Üretim veya Yaratımla Kendine Alan Aç: Dış dünyanın kaosu arttığında üretmek etkili bir öz sadakat biçimidir. Bugün kendin için bir şey üret:
Küçük bir yazı,
Basit bir eskiz,
Bir yeni fikir notu.
Kendi elinden çıkan her şey, dışsal belirsizliklere verdiğin içsel bir cevaptır.
Bir Anı Bilinçli Şekilde Derinleştir: Günün içinde herhangi bir anı seçip ona bilinçli bir derinlik katmak senin sorumluluğunda. Yürürken adımlarını hisset, bir sohbetin içine tamamen varlık göstererek katıl, bir manzarayı gözlerinle değil, ruhunla izle. Hayatın küçük anlarına bilinç katarak, kendi hikâyeni daha derin ve güçlü bir şekilde yazarsın.
“Şu An Kim Konuşuyor?” Diye Sor: Zorlandığın, kararsız hissettiğin veya hızla eski alışkanlıklara kaydığını fark ettiğin anlarda kendine bu basit ama güçlü soruyu sor: "Şu anda kim konuşuyor? Eski hayatta kalma reflekslerim mi, yoksa kendi hayatımı kuran yeni ben mi?" Bu soru, eski otomatik tepkilerle bilinçli seçimler arasındaki farkı açığa çıkarır.
Derinleş 🧭
Sadakat kavramı, yalnızca sözlerimize değil, kendi varoluşumuza sadık kalmayı da kapsıyor. Bu yüzden mesele sadece dış koşullara direnmek değil;"Ben kimim?" ve "Ben neyi yaşamak istiyorum?" sorularına samimiyetle bağlı kalabilmek.
Jean-Paul Sartre, insanın özgürlüğe mahkum olduğunu söyler. Ona göre özgürlük, hafif bir ayrıcalık değil, her an seçim yapma zorunluluğunu ve bunun tüm sorumluluğunu taşımaktır. Ve bu yüzden, özgürlük bazen insana ağır gelir. Çünkü insan, seçtiği her şeyin sonucu karşısında tamamen yalnızdır. Kendine sadık kalmak da böyle bir özgürlük alanında gerçekleşir.Kim olduğuna, kim olmak istediğine ve hayatını hangi değerler üzerine kurmak istediğine her gün yeniden karar vermek gerekir.
Sinema dünyasında da bu temaya güçlü şekilde dokunan bir film var:The Secret Life of Walter Mitty - Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı. Walter, güvenli ama sıkışmış hayatını bırakıp gerçek bir maceraya atıldığında, aslında en büyük sadakati bir hayale ya da bir işe değil, kendi içsel çağrısına gösterir. Bu yolculuk ona şunu öğretir: "Hayatı sadece izleyerek değil, yaşayarak var olabilirsin."
Bugün yaşadığımız dünyada, bizden istenen çoğu zaman sadece uyum sağlamak, korkuya kapılmak, eksik hissetmek. Sadakat ise, bu görünmez akıntıya kapılmadan, kendi iç pusulamıza göre hareket etmeyi seçmektir ve bu seçim, bazen kimsenin alkışlamadığı, sadece senin bildiğin küçük anlarda yapılır. Çünkü en derin sadakat, gözlerden uzak, kalbinin içinde sessizce verilen kararlarda saklıdır.
Haftanın Önerisi
Son zamanlarda ben de kendi yolculuğumu daha bilinçli görebilmek için küçük bir şey yapıyorum. Her gün, küçük notlar alarak yeni versiyonumu kayıt altına alıyorum. İçimden geçenleri, aldığım minicik kararları, fark ettiğim değişimleri yazıyorum. Büyük şeyler değil çoğu zaman ama o küçük notlar, birikince kocaman bir dönüşüm hikâyesi oluyor. Bu hafta seni de böyle bir yolculuğa davet ediyorum.
Her gün, günlüğüne sadece bir-iki cümle yaz:
Bugün hangi alışkanlığını aşmayı seçtin?
Bugün hangi anda eski reflekslerden sıyrıldın?
Bugün kendine nasıl sadık kaldın?
Önemli olan mükemmel yazmak değil; kendine ve dönüşümüne şahitlik etmek. Unutma, sadakat sadece seçimlerde değil, o seçimlere tanık olma cesaretinde de büyür.
Duyurular
Online Gelişim Grubuna başvurdun mu?
Yeni yılda dönüşüm kiti seni bekliyor.Haftanın İlhamı
Bu içerikte komisyonlu link bulunabilir. #işbirliği #ortaklık #reklam